26 Ocak 2015 Pazartesi

Yaş - almak (!)

Bugün benim doğum günüm.. hadi hep birlikte bir yaş daha yaşlanışımı kutlayalım; aman ne güzel !
Doğum günü nedir ? Sevdiklerinizle pasta yeyip, size alınan hediyeleri sabırsızlıkla görmeyi istemek, he bir de mumlara üflerken dilek tutmak mı gerçekten? Ben buna inanmıyorum işte. Böyle saçma kutlamaları oldum olası sevmedim. Elimde telefon, acaba ilk kim kutlayacak diye beklemedim mesela hiç. Saolsun beni seven insanlar ve asla unutmayanlar bir elin parmağını geçemeyecek kadar az olduğundan onlara gerçekten minnettarım. Çünkü onlar bu tarihi ezberinde tutan ve yıllarca unutmayan insanlar. Öyle facebook' tan veya diğer sosyal medyalardan kopya çekip kutlayanlardan değiller yani. 
İşte en çok da bu yüzden sevmiyorum. İçinde zerre samimiyet bulunmayan kutlamaları da kabul etmiyorum. Ayrıca; bir yaş daha eksiliyor ömürden. Buna sevinmeli miyiz cidden? Benjamin Button gibi gençleşsek eyvallah. Ama yaşlanıyoruz dostum, yine arkamızda koca bir seneyi daha bırakarak yaşlanıyoruz. Aslında biz, 'ne güzel yaşlanıyoruz' diye kutlamalar yapıyoruz. Güle oynaya hem de..
Bu yaş günüm de bende eğlenmeyi diledim. Araştırmalara da giriştim nerde ne var diye. Ama saolsun kadim dostum şansızlık bu işte de yakamı bırakmadı ve yine hüsraannn.. Durum böyle olunca evde oturmanın her zamanki gibi daha mantıklı olduğuna kanaat getirdim (!)
Bir insanın böyle bir günde hatırlanması güzel bir şey. Belki de böylelikle hayatında kimi nereye koyman gerektiğine daha iyi karar verebilirsin. 
Yeni seneden, yeni yaşımdan o kadar çok şey istiyorum ki ilk defa bu kadar doyumsuz, aç gözlü hissediyorum kendimi. Ama biliyorum ki bir şeyi ne kadar çok istersen o kadar olmuyor yada bu bir şeyi ne kadar yürekten istediğine bakıyor. Ben bu çelişki içerisine düşmeyeceğim ve istemeye devam edeceğim. Çünkü biliyorum ki şimdi olmasa bile günün birinde mutlaka hayal ettiklerim gerçekleşecek..
Sevdiklerimle sağlıklı ve huzurlu bir yaş diliyorum. Bir tek annem ve babam olsun bana bir şey olmaz zaten..
Ayrıca burada veya Dünyanın herhangi bir yerinde benimle aynı gün doğan doğum günü adaşlarım var. Hepimizin yeni yaşını kutluyorum.. 
Ne güzel de yaşlanıyoruz gençler..Nice yaşlara..

10 Ocak 2015 Cumartesi

Hayat kısa, kuşlar uçuyor..

'Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri..'

Bu hafta Cemal Süreya haftası.. Eğer sen de az çok şiir seversen mutlaka bu üstattan da bir şiir okumuşsundur. Okumadıysan şayet; aşktan nasibini alamamışsın demektir. Unutma 'hayat kısa, kuşlar uçuyor.' bu benim en sevdiklerimden. Hayatın kısa olduğunun farkına var ve boşuna değil, layıkıyla yaşa..





4 Ocak 2015 Pazar

Valla ben yapmadım tesadüf yaptı (!)

Hayatta öyle anlar vardır ki 'yuh bu da mı tesadüf değil' dersin. Ben bir çok kez dedim bunu. Ama sonradan anladım ki tesadüf diye bir şey yok. Herşey olması gerektiği için oluyor. Kadere inanırım ama tesadüfe artık asla! Sonuçta O, ol der ve olur. Biz sadece olanı yönlendiririz hepsi bu.

Cesur bir insanım. Hani gözü kara olanlardan. Bir şeyi istiyorsam sonuna kadar çabalarım. Bir şeyi beğendiysem, istiyorsam gider onu alırım. Aynı şey birini sevdiğimde de geçerli. Tabi 'o ne özgüven o' deme hemen. Birinin sevgisini kazanmak, bir eşyayı satın almaya benzemez. Kendinden defalarca ödün verirsin, yerin dibine geçersin ama yine de pes etmezsin, dibine kadar savaşırsın ya benimki de öyle bir şey. Çok savaştım. Çok sevdim. Ama başıma gelenlerden çıkardığım tek bir sonuç var ki kimseyi kendinden çok sevmeyeceksin! Hele değer vermek mi onu da tadında bırakacaksın. Şimdi ki aşklarda temel sonuç 'ne verirsen onu alırsın' sloganı olmuş. Kimisi kız / erkekten gördüğü ilgiyi sever olmuş, kimisi fiziksel özelliklerine vurulmuş, kimisi parasını sever olmuş. Yanı aşkı maddesel şeylere bağlamış. Ben sanırım bu döneme ait değilim. Bunu arkadaşlarıma da hep söylerim. Aşkta eski kafalıyım ben.

Mesela ben arkadaş olmayı beceremediğim bir insanla sevgili olamam. Aynı şeyleri yapmaktan zevk almadığın biriyle neyin heyecanını yaşayacaksın ki sen ? Çoğusunun aklından geçen tek şey 'aman birini bulayım da evleneyim' olmuş. Ben de evlenmek istiyorum şekerim ama laf olsun, 'aa bak o da sonunda evlendi, iyi evde kalmadı bari' desinler diye değil. Küçücük yaşta çocukların aklına evlilik sokan bir ülkede yaşıyoruz. Ben bunların çoğuna da yakından şahit oldum. Hala da oluyorum. Daha çocuklara sevmeyi öğretmeden evlenmeyi sokan ebeveynler. Hele bir de zenginse tamamdır. O kız / erkekten rahatı yok. İşte evlilik çoğu beyinciklere göre sadece; geleceği garanti altına almak. 
Bazen bende en iyisi mantık evliliği diyorum. Sonrasında da ' iyi de ben zaten mantığımın uyuştuğu adamı severim ki' diyorum. Zaman zaman kendimle de böyle çelişedebiliyorum. Siz de benim gibi biraz deli ruhluysanız evlenmeniz sanırım zor olacaktır. Buraya böyle yazıp yarın evleniyorum da diyebilirim tabii bana hiç belli olmaz. Kova'yım ben, Uranüs'ten gelmeyim ;)

Bu yaşıma kadar hayatıma tesadüf eseri girenler çok olmuştur. Çoğusu da iyi ki de girmiş dediğim. Çünkü her insan farklı yapıdadır ve bu nedenle her insan ayrı bir tecrübe katmıştır bana. Yeni insanlar tanımayı oldum olası sevmişimdir. Çoğusu hala hayatımda, kimisi de nerde, ne yapıyor bilmediğim bir hayat yaşamakta. Biri arada arar hal hatır sorar. Birisi de arar beddua eder kapar. Böyleleri de var tabi :) Dedim ya her insan ayrı bir cins. 'En cinsleri bana mı denk gelir hep yaa' demişsindir sende kesin, ben de sürekli bunu soruyorum kendime. Geliyor işte çok güzel çekerim üstüme. Kimisini elime yüzüme bulaştırırım, rezilliğin dibine vurur yine de yiğitliğime laf söyletmem, kimisinde de karşı taraf aynı duruma düşer ve ben bu durumu kendimle karşılaştırıp daha önce de dediğim gibi küçük küçük dersçikler çıkarırım. İşime tabi ki yarar ama ben yine de bildiğimden şaşarmıyım; asla! 

En başta ne demiştik, tesadüfler.. Tesadüf diye bir şey yok. Tekrar tekrar söylüyorum bunu. Bir insan kendi tesadüfünü kendi yaratır. Sende yarat. Yani demem o ki birini seviyorsan, özlediysen git konuş bence. Bu anı tekrar bulamayabilirsin. Yarına çıkacağının garantisi var mı; yok tabii ki. Cesur ol biraz ve söyle ona. Karşılık verirse senindir,eğer vermezse canı cehenneme dostum !  ;-)



1 Ocak 2015 Perşembe

HOŞ - GEL/GİT EMİ 2015 ..

Bir varmış, bir yokmuş derken eski yılı da geride bıraktık. Bir var olup, bir yok olanlarla geçti koca yıl.. 2014 yılını şöyle bir gözlerimde film şeridi yaptığımda.... ' vay arkadaş ne çok olumsuz şey yaşamışım bee' diye veryansın ettim şimdi.  
Kendimce her yıldan bir anlam çıkarırım ben. 2014 ise bana; eğer insanları daha iyi tanımak istiyorsam onları biraz sinirlendirmenin yeterli olabileceğini öğretti. Ne alaka diyebilirsin. Yaşadım ki söylüyorum sana. Tecrübeyle sabit yani. Dürüst olmanın aslında hiç bir işe yaramadığını öğretti. Ha ben dürüstlüğümden vazgeçtim mi hayır tabii ki. Bunları sen daha yeni mi öğrendin canım dediğini duyar gibiyim. Valla cins insanlar bana son 3 yılda denk geldiği için ancak keşfettim. Kendim de ayrı bir cinsim beni tanıyanlar iyi bilir. Sana da bir önceki yazımda kendimden bahsetmiştim. Mesela bu yılı saçma bir hatayla kapadım.Ama ne saçma! Anlatsam yüzüme tükürüklerini saça saça kahkahalarla gülersin.Belki daha sonra bu konuya değinirim. Ama şu an kendimi hiç hazır hissetmiyorum canım yaa..
Yakın bir arkadaşımdan öğrendiğim bir şey var ki; bazen işe yarıyor. Sen de denemelisin. Evrene pozitif enerji yollama. Pöffleme sakın. Yoga gibi düşün ve dene. Yine kendimden örnek vereyim sana. Yaklaşık 2 aydır işsizim. Normal bir insanın bu süreçte bunalımın dibine vurması beklenir. Bir de düşün hep evdesin. Hapsolmuşsun eve resmen. Annen bile yakana yapışıyor 'kızım allasen çık dışarı, dünden  ölmüş, tünekten düşmüş gibi hep evdesin' diye bir de atasözü mü deyim mi bilemicem şimdi, sürekli bunu söylüyorsa (ki benim annem kolay kolay bana böyle bişey demez tanıyan konu-komşu,eş-dost,bacı-brother iyi bilir.) Daha sayamadığım onlarca vahim bir durumdaysan kesinlikle bu tekniği kullanmalısın. Ben bunları yaşamama rağmen gayet keyfim yerimde. Tabi bağdaş kurup, bir elimi kalbime diğerini gökyüzüne kaldırıp 'oommm' demiyorum. Aksine iki elimi de açıp dua ediyorum. İşte evrene en güzel pozitif enerji yollama şeklim bu. Sonucu ne mi oluyor? Onca olumsuz şey yaşamana rağmen hala umudunu kaybetmemen gerektiğini hissediyorsun. Her ne yaşarsan yaşa, hepsinden bir ders çıkarıp ona göre yoluna devam etmen gerektiğini öğreniyorsun. 
Kısa bir zaman  sonra 25 olacak bu kız. Her sene birer yaş daha büyüyüp, aslında hiç büyümek istemeyen kervandanım bende. Hayatıma giren her insandan kız / erkek  farketmeden, yaşadığım her olaydan, yaptığım ve bana yapılan her hatadan kenara, köşeye yazdığım, dikkat etmem gereken küçük küçük dersçikler vardır. Yaşım değil de bunlar olgunlaştırır beni. Yazmayı denemelisin. Benim en mutlu olduğum anla, en mutsuz olduğum anda sığındığım tek şey kalem ve kağıt.. Çok işe yarıyor tavsiye ederim. Kaçış ve çıkış noktam. Bu yüzden yazmayı ne kadar sevdiğimi bilen iyi bilir. Yaz, dök içini kurtul. İlla birine anlatmana gerek yok her şeyini. Sen bil ve kendi kendinin dermanı ol yeter. Bak o zaman senden huzurlusu yok ;) 
2015 bana böyle gelmiş.. hoşgelmiş.. iyi ki gelmiş. Umudunu hiç bir zaman kaybetmediğin, başarıdan başarıya koştuğun, aşkı da araya sıkıştırdığın bir yıl olsun..


* Buldun mu bırakma. (Sonuna kadar savaş. Çünkü ipin ucunu bir kere bırakırsan hooop gidiyor.)
* Tuttuğunu kopar. (Mecazi anlamda yani.)
* Sevdiğini bağıra çağıra söyle. (Sevdiğini hep belli et. O 'an' ın insanı ol. Sonrasının planını sonraya bırak.)
* Her zaman kendine güven. (Çünkü, planladığın şeyi bir kere denemezsen, sonra pişman olacaksın.)
* Totemlerin olsun. (Denemelisin.) 
* Biraz da deli cesaretin olsun. (O bende fazlasıyla var. Söyleyeceğimden de, yapacağımdan da geri kalmam. Sende benim gibiysen deliler kervanına hoşgeldin.) 
* Unutma; hayat her şeye rağmen güzel. (Bırak işin, evin, araban, paran, aşkın olmasın. Sen yine de bir gün bunlar olacakmış gibi hayatla savaşmaya devam et. Hayat insanları sürekli sınavlara tabi tutmayı seviyor. Hobisi o. Senin de fobin. Önemli olan onunla dalga geçebilmek. Önemli olan kendinle barışık olup, yine kendini sevmen. Bu konuda bencil olabilirsin. Kimseye beddua etme, kin tutma, küsme. İnadına o kişiyle bir daha görüşmesende içten içe sevmeye devam et. Çünkü o kişi belki de yaptıklarıyla seni olabilecek bütün kötü ihtimallerden kurtardı.)
Yani demem o ki beterin beteri var, haline şükret dostum. Ağlanmayı bırak da, koskoca 2015' i kucakla. Ne iyi ettin de geldin de. Çay koy mesela ona. Bisküvinizi çaya banıp yersiniz mis gibi. Belki o da benim gibi çaykoliktir bilemezsin. O yüzden yeni yıla karşı ön yargılı olma. 2014' ten ne gördük ki; 2015' ten bekleyelim deme. Tertemiz karlarla geldi o. Kötü düşüncelerinle kirletme koskoca yılı. Sev, sevil, neşelen. An' ı yaşamayı da unutma.. ;-) 


https://www.youtube.com/watch?v=ekMLF79kI1k (bunu da dinle tam olsun.)


         
       



31 Aralık 2014 Çarşamba

merwe in wonderland..

Merhaba..merhaba..merhaba...

Ben ne bir designer, stylist, model, director, yaşam koçu veya bunların türevleri olan meslek dallarına mensup değilim. Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama ben sade ve sadece restoratörüm. Ayrıca bu saydıklarımdan ülkemizde o kadar çok var ki bir ben eksik kalsam  hiç gocunmam yani. Benim işim restorasyon. Eskiyi, yıkık-dökük yapıları onarmak. Arada insan ruhu ve vücudunda da bunu denediğimiz doğrudur. Ne demiştik; işimiz bu.

Bu blog'u açmam da ki tek sebep yazmayı seviyor olmam.Yazmak benim için büyük bir terapi. Araştırmayı seven ve hayal gücü oldukça geniş biri olduğum için çeşitli yazılar ve paylaşımlar yapabilmek adına uzun zamandır planladığım şeyi gerçekleştirme fırsatını buldum. Bunu bir günlük olduğunu düşün. Arada gezelim-görelim de yaparız sıkılmazsın ;)

Kibar bir girizgah yaptığıma bakma sen. Karşında sonunda pişman olacağını bilse de yapacağından geri kalmayan, deli mi deli, çılgın mı çılgın, uçuk kaçık tipik kova burcu olan, yükseleni hafif teraziye kaydığı için dengesi şaşan bir kız var. Yani yazılarımı okurken sıkılmayacağına emin olabilirsin. 2014' ün son gününde, yeni yıla saatler kala bu işe de el attım ya benden mutlusu olamaz.

Mutlu, umutlu, huzurlu, sağlıklı bir yıl olsun bir de piyango bana vursun. Bu konuda bonkör olamam üzgünüm canım. Yapmam gereken çok şey, sevmem gereken bir insan (ki o insanı 2015' in hangi diliminde bulurum bilmem), gerçekleştirmem gereken bir sürü hayalim var benim. Sende benim gibi ellerini aç ve dua et. Bak her türlü sıkıntı yaşamana rağmen koca bir yılı yine geride bıraktın ve sana yeni yılı görebilmen için şans verildi. Bunu iyi değerlendir. Eğlen, eğlendir. Yanındakileri mutlu et. Yüzlerindeki gülümsemenin sebebi sen ol ve en önemlisi hala umudunu kaybetmediğin için şükret..

Hadi sana merry christmas canım. Benden şimdilik bu kadar. Aşağıda beni mmm kallavi bir sofra beklemekte.Bu daha bir başlangıç unutma. Merwe 'nin başlangıçları hep güzeldir ;)